Haber

İYİ Partili Enver Yılmaz: Yerel seçim ölçü olmaz, oy potansiyelimiz yüzde 37

ANKARA – Genel seçim sürecinde “kazanacak aday” çıkışıyla masadan kalkılması ve 31 Mart yerel seçimlerindeki ‘Hür ve Müstakil’ kararı çokça tartışılan İYİ Parti, Türkiye’nin belki de en çok eleştirilen partisi. Geride kalan iki seçimde ciddi bir oy düşüşü yaşayan, son seçimlerden sonra kimilerinin ‘artık toparlanamaz’ dediği, kimilerinin de önünde önemli bir fırsat alanı bulunduğunu söylediği İYİ Parti’nin yönetiminde geçtiğimiz aylarda önemli değişiklikler yaşandı. Kurucu Genel Başkan Meral Akşener’in yeniden aday olmadığı kongrede genel başkanlık koltuğuna Müsavat Dervişoğlu oturdu. Partideki önemli değişikliklerden birisi de Siyasi İşler Başkanlığına Enver Yılmaz’ın getirilmesi oldu.

Enver Yılmaz, siyasi yolculuğuna 1989’da Recep Tayyip Erdoğan’la başlayan bir isim. AK Parti’de kurucu il başkanlığı, milletvekilliği, belediye başkanlığı gibi pek çok pozisyonda görev aldı. Erdoğan’ın hep yakınındaydı. Ancak 2018’de Numan Kurtulmuş’la yaşadığı siyasi bir sürtüşme, Yılmaz’ın AK Parti’den ayrılmasıyla sonuçlandı.

Yılmaz’ın yolu 2024 yerel seçimlerinde İYİ Parti ile kesişti ve Yılmaz, İYİ Parti’nin Ordu adayı oldu. Tartışmalı, çok konuşulan bir seçim sürecinin ardından Ordu’da AK Parti kazandı. Yılmaz, siyasi kariyerini İYİ Parti’de sürdürmeye karar verdi. Öyle ki partinin en önemli koltuklarından olan Siyasi İşler Başkanlığı kurultaydan sonra ona teslim edildi.

Enver Yılmaz’la zorlu iki seçimi geride bırakan İYİ Parti’nin yeni siyasi yolculuğunu konuştuk. AK Parti’den kopuşunu, İYİ Parti ile yollarının nasıl kesiştiğini de anlatan Yılmaz’ın sorularımıza cevapları şöyle oldu:

‘1989’DAN İTİBAREN TAYYİP BEY’LE SİYASİ BİRLİKTELİĞİMİZ VARDI’

Ekşi Sözlük’te sizin için ‘AK Parti’ye ömrünü verdi’ yorumu yapılmış. AK Parti Ordu Büyükşehir Belediye Başkanıyken istifa etmeniz, son seçimlerde temayül yoklamalarında önde çıkmanıza rağmen aday gösterilmemeniz sizde nasıl bir kırılma, kırgınlık yarattı?

Teşekkür ederim. Benim için duygusal bir soru. Yaklaşık 30 yıldır siyaset yapıyorum. İstanbul Hukuk mezunuyum, hakim kökenliyim. Milli Görüş ekolünden gelen bir siyasetçiyim. Rahmetli Erbakan Hoca’nın öğrencisiyim. Hem Refah Partisi’nde hem Fazilet Partisi’nde siyaset yaptım. AK Parti’de de kurucu il başkanlığı yaptım. 1989’dan itibaren de Sayın Cumhurbaşkanı Tayyip Bey’le siyasi birlikteliğimiz oldu.

‘NUMAN BEY ‘YA O YA BEN’ DEDİ’

2014’te milletvekilliği dönemi devam ederken Ordu Büyükşehir Belediyesi için adaylık süreci başladı. O süreçte şu an Meclis Başkanı olan arkadaşımızla aramızda siyasi uyuşmazlık kaynaklı bir sürtüşme yaşandı. O sürtüşme siyaset alanı dışına çıkmaya başlayınca büyüdü. 2018’de Numan (Kurtulmuş) Bey, Sayın Cumhurbaşkanı’na ‘Ya o ya ben’ gibi bir tercih sununca Cumhurbaşkanımız Numan Bey’in Genel Başkanvekili sıfatını da dikkate alarak benimle konuştu. Benim ayrılma gerekçem bu.

‘AK PARTİ KENDİ BÜROKRATİK VESAYETİNİ YARATTI, O VESAYET AK PARTİ’Yİ AŞAĞI ÇEKTİ’

AK Parti’nin kuruluşu ile bugünü arasında nasıl bir fark var? Ne, nasıl değişti?

2001-2011 arası esasen hiçbir sorun yoktu. AK Parti o dönemde önce asker vesayetine karşı sonra yargı vesayetine karşı durdu. Avrupa Birliği sürecinin hızlanmasıyla birlikte demokratik ortamı en iyi şekilde sağladı. Sonra 15 Temmuz darbesiyle birlikte vesayet değişti. Daha önce asker vesayeti vardı, sonra FETÖ üzerinden yargı vesayeti oldu.

En sonunda da AK Parti kendi bürokratik vesayetini oluşturdu. O bürokratik vesayette kurum, kuruluş ve tüzel kişiliklerin organik yapısıyla oynandı. O kurum kuruluşların başına liyakatsiz atamalar yapıldı. Ehliyetsiz, liyakatsiz bir tabaka oluştu. O da AK Parti’yi aşağı çekti ve tartışılır hale getirdi. O tartışılır hal de son seçim sonuçlarına doğrudan yansıdı.

‘ORDU’DA ADAY OLMAK İSTEDİĞİMİ CUMHURBAŞKANI BİLİYORDU’

Son yerel seçimde AK Parti’den aday olmanız bekleniyordu bildiğimiz kadarıyla…

Ordu’da yerel yönetimlere ilişkin talebim olduğunu Sayın Cumhurbaşkanı biliyordu. Nitekim ben bu süre içinde AK Parti Genel Merkeziyle de görüştüm. Hem Mustafa Elitaş Bey’le hem diğer başkanvekilleriyle. Fakat başvuru yapmadım çünkü başvuru mecburiyeti yoktu. Sonra mevcut belediye başkanı açıklandı.

Sonrasında sizin için İYİ Parti yolculuğu başladı. Nasıl ilerledi bu süreç? İYİ Parti’nin Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı olmaya nasıl karar verdiniz?

Daha önce MHP’de milletvekilliği yapmış ve İYİ Parti’de Genel İdare Kurulu Üyesi olan bir arkadaşımızın talebiyle ve Meral Hanım’ın özel davetiyle İYİ Parti’den aday olduk. Ben zaten AK Parti’den aday olmasam da, her halükarda aday olacağımı söylemiştim ve İYİ Parti’nin adayı oldum.

‘ORDU’DA SİYASİ OPERASYONA UĞRADIM’

Ordu, seçim sonucu en tartışmalı olan kentlerden biri. Yüksek Seçim Kurulu hiçbir itirazınızı kabul etmedi ve sonuçta AK Parti kazandı. Ordu’da ne oldu?

Ben Ordu’da operasyona uğramış bir siyasetçiyim. Ucube bir hukuki sorunla karşılaştık. 300’e yakın sandık başkanı parti üyesi çıktı. Bu, Devlet Memurları Kanunu’na aykırı. Biz YSK’dan objektif bir karar bekledik, seçimin yenilenmesi gerekirdi. Ama o karar çıkmadı. YSK gerekçeli kararını açıklamadan ret kararı verdi.

‘ORDU’DA SAVAŞI KAYBETTİK AMA BİR ZAFER KAZANDIK’

Ordu’da her ne kadar bir savaşı kaybetmiş olsak da bir zafer kazandık. Sokaktaki her iki kişiden biri bize oy verdi.

Yerel seçimin ardından yapılan İYİ Parti kurultayında partide önemli değişiklikler oldu, Meral Akşener görevi bıraktı. Ve siz partinin en kritik koltuklarından birine geldiniz, İYİ Parti Siyasi İşler Başkanı oldunuz. Siyasi hayatınızdaki bu yeni başlangıca nasıl karar verdiniz?

Ordu’daki siyasi mücadelemizde Meral Hanım da Genel Merkez de beni hiç yalnız bırakmadı. Meral Hanım istifa kararı almış olmasına rağmen benimle birlikte Yüksek Seçim Kurulu’na geldi. Sonra Müsavat Bey’in adaylığı netleşti. İstanbul’da bir toplantıya davet edildim ve birlikte yol almaya karar verdik. Delegelerle toplantılara katıldık. Yeni yönetim açıklandığında bir baktık Siyasi İşler Başkanıyız.

‘İYİ PARTİ’YE UYUM SAĞLAMAKTA ZORLANMADIM’

Bir partinin belediye başkan adayı olmakla partinin en önemli ikinci koltuğunda oturmak çok farklı şeyler. Başka bir siyasi gelenekten geliyorsunuz. Bu kararı vermek zor olmadı mı?

Doğru söylüyorsunuz. Ama İYİ Parti’nin kuruluş felsefesi ile benim geldiğim ekol arasında çok fark yok.

Biz İYİ Parti’yi merkez sağda konumlandırıyoruz. Merkezi nasıl tarif ediyoruz? Merkez; Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve onun kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’dir. Bu merkez sağın içinde milliyetçiler ve mukaddesatçılar var. Yani biz merkez sağda milliyetçi, mukaddesatçı, adaletçi ve kalkınmacı bir partiyiz. Dolayısıyla İYİ Parti’nin bu konumu benim kimliğime, siyasi geçmişimle çelişkili bir siyaset arenası değil. Bu yüzden de uyum sağlamakta hiç zorluk yaşamadık.

‘BUGÜNÜN İYİ PARTİSİ İLE 2002’NİN AK PARTİ’Sİ ARASINDA BENZERLİK KURABİLİRİZ’

Tarifiniz biraz 2002’nin AK Parti’sine benziyor. Bugünün İYİ Partisi ile 2002’nin AK Parti’si arasında bir benzerlik kurmak doğru mu?

Kesinlikle kurabiliriz. O günkü gibi milletimizi bu karamsarlıktan kurtaracak bir iyimser hava oluşturmamız lazım. Topluma güven aşılamamız lazım.

‘YEREL SEÇİMLER ÖLÇÜ OLAMAZ, İYİ PARTİ’NİN OYU YÜZDE 4 DEĞİL’

2023’te 14-28 Mayıs seçimlerine giden süreçte İYİ Parti’nin oyunun yüzde 15’e çıktığını gösteren anketler vardı. 2023 genel seçimi ve 2024 yerel seçiminin ardından İYİ Parti yüzde 4-5 bandına geriledi. Seçmende ciddi bir hayal kırıklığı oldu. Öte yandan parti içinde tartışmalar yaşandı, istifalar oldu. Özetle İYİ Parti için çok zor geçen 1-2 yıl geride kaldı. Siz göreve geldiğinizde nasıl bir İYİ Parti buldunuz?

Tabii ciddi bir moral bozukluğu vardı. Kurucu Genel Başkanımız Meral Hanım’ın görevden ayrılmasının yarattığı bir hayal kırıklığı ve üzüntü… Kurultayda üçlü bir yarış yaşanmış olsa ortaya çıkacak tablonun her halükarda tartışılır olacaktı. Bundan kaynaklı bir sorun alanı da vardı.

Ama ben İYİ Parti’nin oyunun yüzde 4’ler civarında olduğu kanaatinde değilim. Çünkü yerel seçimler ölçü olamaz. İktidar partisi de yerel seçimlerde düşer. Bu seçimlerde sadece Cumhuriyet Halk Partisi istisna olmuştur. Millet iktidara olan tepkisini millet Cumhuriyet Halk Partisi’ne oy vererek somutlaştırdı.

İYİ Parti Siyasi İşler Başkanı Enver Yılmaz, Gazete Duvar Ankara muhabiri Ceren Bayar’ın sorularını yanıtladı.

’31 MART SEÇİMLERİ 89-91 SÜRECİNE BENZİYOR’

Bu seçimde yaşadığımız 1989’dakine benzer bir sosyolojik dönüştür. Bu sosyolojik dönüşü 40 yılda bir yaşıyoruz toplumda. 89’da tüm belediyeler Rahmetli Özal’ın kontrolündeki iktidar partisindeydi. Orta direkt, memur, esnaf çok kötü durumdaydı, ekonomi kötü durumdaydı. Hükümet politika üretemiyordu. 89’da yerel seçimler oldu. Özal neredeyse tüm Türkiye’de kaybetti, SHP kazandı. Aradan iki yıl geçti. O yerel seçim başarısının SHP’yi iktidara taşıyacağı hesabı yapılırken oylar çok ciddi şekilde düştü.

‘CHP’NİN OMZUNDA BÜYÜK YÜK VE SORUMLULUK VAR’

CHP’nin yerel seçim başarısını 2028’e taşıyamayacağını mı düşünüyorsunuz?

Cumhuriyet Halk Partisi’nin en büyük sorunu Türkiye’nin yüzde 65’ini temsil eden elindeki belediyelerin partisinde yaratacağı yük ve omuzlarındaki sorumluluk. Bu yükü nasıl taşıyacağını önümüzdeki süreçte hep beraber göreceğiz. Çünkü ekonomik yokluk had safhada, tasarruf tedbirleri had safhada ve CHP çok büyük söylemlerle geldi. O söylemlerin karşılığında vatandaşa nasıl bir tablo teslim edilecek, bunu zaman gösterir.

‘İYİ PARTİ’NİN OYU YÜZDE 37’

Bu durumda İYİ Parti için bir fırsat alanı olduğunu ya da bir fırsat alanı doğacağını mı düşünüyorsunuz?

Bu fırsat alanı zaten var. Çünkü İYİ Parti bir önceki genel seçimde yüzde 10’a yakın oy aldı. Anketlerde 16-17 bandına kadar çıktı. İYİ Parti’nin oyu ne yüzde 4 ne yüzde 10. İYİ Parti’nin oyu bence 37.

Nasıl vardınız bu orana?

Ben Ordu’da yüzde 37 aldım. Doğru hamle, doğru söylem ile bunun mümkün olduğunu gördük. Bu ülke insanına geleceğe ilişkin umut verdiğiniz takdirde toplum size gelmeye hazır.

Ordu’da sizin kişisel bilinirliğiniz ve çabanız da etkili olmadı mı?

Evet ama İYİ Parti için söylediğim yüksek oranı şu rakamla teyitliyoruz. Son seçimde AK Partilerin yüzde 10’u, MHP’lilerin yüzde 6’sı, İYİ Partilerin de yüzde 3’ü sandığa gitmedi. Yani yüzde 20’lik seçmen sandığa gitmedi. Seçmen ‘Ben sandığa gideceğim ama oy verecek parti bulamıyorum’ dedi. Bu, bizim potansiyel oy kitlemiz. O kitleyi bizim İYİ Parti’de toplamamız mümkün. Genel merkezi, siyasetin merkezini sağlam tuttuğunuz takdirde, doğru hamleler ve doğru söylem ile bu millet size her halükarda gelir.

‘HER ŞEYE MUHALEFET ETMEYECEĞİZ, DOĞRUYA DOĞRU YANLIŞA YANLIŞ DİYECEĞİZ’

Bunun için neler yapacaksınız? Ne yapacaksınız da sandığa gitmeyen seçmen sandığa gidecek, CHP’ye ya da AK Parti’ye oy veren seçmen size oy verecek?

Yaz döneminde tüm teşkilatlarımızı derleyip toparlayacağız. Sonra ülke gündeminin temel sorunlarına ilişkin yapılması gereken tüm hamleleri yapacağız. Süreci düzgün okuyacağız.

Cumhuriyet Halk Partisi’nin geçmiş dönemlerde yaptığı gibi her şeye muhalefet etmek gibi bir yöntemi tercih etmeyeceğiz. Doğruya doğru, yanlışa yanlış diyeceğiz. Fikrimizi insanlara tek tek anlatacağız, kapı kapı ulaşacağız.

EKONOMİK KRİZ, CHP’DE İÇ ÇIKMAZLAR, MERKEZ SAĞDA BOŞLUK: BURALARI BİZ DOLDURACAĞIZ

Ayrıca 2026 yılının ikinci yarısına kadar Türkiye’de çok ciddi bir ekonomik kriz bekleniyor. Cumhuriyet Halk Partisi’nin kendi içinde çıkmazları var ve farklı siyasi alternatiflere yönelmeleri kendiliğinden gerçekleşecek. Türkiye’de merkez sağ alanında da çok ciddi bir siyasi boşluk var. İşte buralardaki boşluğu biz dolduracağız. Avantajımız 2028’e kadar seçim olmaması.

Bir başka avantajımız da anayasa görüşmelerinde İYİ Parti’nin hem milletvekili sayısı itibariyle hem de genel merkez yapısı itibariyle kilit rol alabilecek potansiyelde olması.

‘PARTİMİZE ÖNEMLİ İSİMLER KATILACAK’

Ve bundan sonra milletvekili sayımızın düşeceğine değil artacağına inanıyoruz. Özellikle eylül ayı itibariyle ülke genelinde popüler, herkesin güvendiği önemli isimler partimize katılacak. Çok güzel bir ivme yakalayacağız.

Var mı paylaşabileceğiniz bir isim?

Henüz erken, işin gizemini kaçırmayalım.

‘ANAYASA’NIN HANGİ MADDESİ ÜLKENİN SORUNLARININ ÇÖZÜMÜNE ENGEL?’

Anayasa görüşmelerinde kilit rol alabilecek potansiyeliniz olduğunu söylediniz. Anayasa tartışmalarında partinizin tutumu nedir?

Mevcut Anayasa’da değişmeyen sadece 58 madde var, 200’e yakın değişiklik yapılmış. Ülkenin temel sorunlarını çözmek için hangi anayasa maddesinde değişiklik yapılması gerekiyor. Biz bunun cevabını bekliyoruz. Ülkede birinci sorun ekonomi, ikinci sorun sosyal adaletsizlik, üçüncü sorun sığınmacılar. Bunların çözümünü Anayasa’nın hangi maddesi engelliyor? Anayasa’yı değiştirmeyi talep edenler, ‘Ülkenin temel sorunlarını çözmek için anayasanın şu maddeleri değişmeli’ demeli ve bizlerden bu netlikte talepte bulunmalı.

Bir ikincisi; sorumsuz ve hukuken yetkisi olmayan Meclis Başkanı’nın bu süreci siyasi partiler üzerinden tartışmaya açması nezaket olarak kabul edilebilir ama bu çalışma onun yetkisinde değil. Yetki iktidarda ve muhalefette.

‘ÜLKE ACİLEN NORMALLEŞMELİ; YUMUŞAMA ÜLKEYE, EKONOMİYE, ADALETE KATKI SAĞLAR’

Bir de siyasette normalleşme tartışması var. CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bir görüşme gerçekleştirdi. Şimdi de Genel Başkanınız Müsavat Dervişoğlu’nun da Erdoğan’la görüşebileceği konuşuluyor. Bu görüşmeler normalleşmeyi sağlar mı sizce? Sizin normalleşme tanımınız ne?

Bu iktidarın ülkeye yaptığı en büyük haksızlıklardan biri ülkeyi kutuplaştırması oldu. Türkiye karpuz gibi ikiye yarıldı. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nden de kaynaklı bu durum. Çünkü kazanmak için yüzde 51 oy almak gerekiyor.

Ülkenin acilen normalleşmesi gerekiyor. Ülkenin temel sorunlarıyla ilgili tartışmalardan imtina etmemek lazım. Yumuşamanın ülkeye, ekonomiye, adalet sistemine, anayasa değişikliğine çok katkı vereceği kanaatindeyim.
Bu yüzden çok acil bir şekilde yumuşama, normalleşme gerekiyor. Bunun için de parlamentonun devreye girmesi, siyasi partilerin kurullarının devreye girmesi ve siyaset dilinin yumuşaması gerekiyor.

‘İYİ PARTİ VE CHP’NİN GENEL BAŞKANLARININ DEĞİŞMESİ YUMUŞAMADA YOL ALINMASINI SAĞLADI’

Özgür Bey ve Müsavat Bey bu konuda avantaj. İki partinin genel başkanlarının değişmesi yumuşamada yol alınmasını sağladı. İktidar partisinin de bu iki genel başkan değişikliğiyle birlikte süreci yumuşatma anlamında nezaketli cevaplar verdiğini görüyoruz.

Cumhurbaşkanı’nın yumuşama konusundaki söylemlerinin samimi olduğuna inanıyor musunuz?

İnanıyorum. Cumhurbaşkanı’nın her halükarda bir anayasa değişikliği yapma ihtiyacı olacak. Çünkü 2028 yılında görev süresi doluyor ve mevcut yapıyla gidildiği takdirde yeniden aday olma hususu kapalı. Bunu tartışmaya açmak ve yeni bir düzenleme yapmak konusunda meclisi, grupları ve milletvekillerini devreye sokmak zorunda.

Cumhurbaşkanının görev süresinin uzatılmasını sağlayacak bir anayasa değişikliğine bakışınız nasıl olur?

Anayasa değişiklik teklifine ilişkin metni görmeden yorum yapmak doğru olmaz.

‘ERDOĞAN VE DERVİŞOĞLU ARASINDA BAYRAMDA TELEFON GÖRÜŞMESİ OLABİLİR’

Erdoğan ve Dervişoğlu bir araya gelecek mi yakın zamanda?

Bayramda bir telefon görüşmesi olacağı kanaatindeyim. O görüşmenin nihayetinde karşılıklı gidişler gelişler de olabilir. AK Parti heyetinin Genel Başkanımızı ziyareti sırasında edindiğim izlenim bu yönde. Önümüzdeki Kurban Bayramı ile birlikte sadece Cumhurbaşkanı ile değil diğer siyasi partilerin genel başkanları ile de görüşmeler olabilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu